Antik Çağ tarihçi ve yazarları, İstanbul Kenti’nin varlığını ve zenginliğini anlatırken, bu zenginliğin en önemli kaynağının ticaret olarak gösterirler. İstanbul’un önemli bir ticaret merkezi olmasını ve zenginliğini sağlayan ise Golden Horn olarak adlandırılan Haliç’teki korunaklı ve donanımlı limanlara bağlarlar.
Golden Horn olarak bilinen Haliç bana göre, görünüm olarak, Venedik’teki Büyük Kanala benzer. Haliç için en iyi seyir tepelerinden biri olan Piyerloti’den bakıldığında Venedik’teki Büyük Kanalı andıran muhteşem bir görüntü ortaya çıkar.
Bayılırım bu görüntüye… Fırsat buldukça Piyerloti Tepesine çıkıp’ demli bir çay söyleyip, birkaç yudum aldıktan sonra bu muhteşem görüntü karşısında hayallere dalarım. Zamanda geriye, yüzyıllar öncesine giderim.
Gittiğim 7 000 yıl öncesinde, Alibey Deresi ve Kâğıthane Deresi’nin İstanbul Boğazı’ndan gelen deniz sularıyla birleştiğini görürüm. Golden Horn yani Haliç’in oluşumunu izlerim .
Boğaziçi’nin tabii bir uzantısı olan bu sakin deniz parçası Haliç, çevresinde yaşayan insanlara güvenilir bir liman olmasını sağlamıştır.
Etrafındaki verimli topraklardan gelen ürünler kadar, balıkçılık imkânlarından ve bu emniyetli limanın desteklediği deniz ticaretinden de çevresinde yaşayan insanlara çok geniş olanaklar sunmuştur.
Dünyanın en güvenli tabii limanlarından biri olan Haliç, tarih boyunca bolluğun ve bereketin simgesiydi İstanbul için. Kenti’nin kuruluşundan bu yana da bu büyük sakin doğal koy, kentle birlikte düşünülmüş ve kentin varlık nedenlerinden biri olmuştur.
Bizans Şehir Devleti, Doğu Roma, Latin ve Osmanlı İmparatorluğu’nu görmüş olan Antik Çağ tarihçi ve yazarları, kentin zenginliğini anlatırken, bu zenginliğin başlıca kaynağının deniz ticareti olduğunu anlatırlar.
Deniz ticaretu güvenliğini sağlayan ise Altın Boynuz ya da Golden Horn olarak adlandırılan Haliç’teki korunaklı ve donanımlı limanlardır.
Diğer taraftan, bolca bulundurduğu palamutların boynuza benzemesi ve Pera üzerinden doğan güneşin suyun üzerindeki altın sarısı rengi nedeniyle de bu körfeze Altın Boynuz ya da Golden Horn adı verildiği düşünülmektedir.
Bir söylenceye göre; Bizans Şehir Devleti Antik Yunanistan’dan gelenlerce, bugünkü Topkapı Sarayı’nın bulunduğu bölgede, Haliç ve Marmara Denizi’nin arasındaki Tarihi Yarımadanın doğu ucunda kurulmuştu.
Efsaneye göre; Megara, Argos ve Korint’ den gelen kolonici Dor Yunanlılar tarafından M.Ö. 667’de kurulmuş ve adını kral Byzas ya da Byzantas ‘tan almıştır.