Son Osmanlı Sarayı Yıldız’ın eklentilerinden biri olan Yıldız Hamidiye Camii karışık mimari tarzın güzel bir örneği olarak bilinmektedir. Ortaköy’de bulunan Büyük Mecidiye Camii tarzındadır.
II. Abdülhamit, Dolmabahçe Sarayı’nı terk edip, Yıldız Sarayı’na yerleştikten sonra, biraz da güvenlik amacıyla, sarayın hemen yakınına Hamidiye Cami’sini yaptırır. Yapımına 1881 yılında başlanan cami, 1885 yılı Eylül ayı sonunda ibadete açılır. Sultan II. Abdülhamit’in saltanatının sonuna kadar da çok gösterişli Cuma Selamlıklarına sahne olur.
Osmanlı Padişahlarının Cuma namazlarına gidiş gelişlerinde yapılan bir etkinlik olan ”Cuma Selamlığı” İslam Devletlerinde yaygın bir gelenektir.
Padişahlar, başta Ayasofya olmak üzere Süleymaniye, Bayezid, Sultanahmet ve Eyüp Sultan gibi selatin camilerinde, inceden inceye teşrifat kurallarına bağlanmış bir merasimle cuma namazlarını eda ederlerdi.
Osmanlı padişahlarının katıldıkları sayılı törenlerden biri olması nedeni ile her Cuma günü gerçekleştirilen bu tören, padişahlığın ve halifeliğin işareti sayılmış ve algılanmıştır.
Anadolu Selçuklu Sultanlarından Osmanlı padişahlarına geçmiş olan bu tören, değişiklikler geçirmiş olmakla birlikte, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına kadar uygulanmıştır.
Cuma Selamlığı etkinliğinde askeri, idari ve ilmiye sınıfından pek çok kimse bulunurdu. Namazdan sonra, her sınıf askeri birlikler padişahın önünde resmigeçitte bulunurdu. Son derece görkemli olan Cuma Selamlıklarına halk da büyük ilgi gösterirdi. Yabancı devlet adamları ile elçilik mensupları da Set Kasrından Cuma Selamlığını izlerdi.
Cuma selamlıklarında kullanılan Yıldız Hamidiye Camii, Cuma selamlığı sırasında üç sıra askerle çevrilir, Yıldız’dan Beşiktaş’a inen yokuşun sağındaki meydanlığın önü, bir saf piyadeden sonra atlı birliklerden oluşan Ertuğrul ve Mızraklı alayları tarafından doldurulurdu. Arabalı ve yaya seyirciler de bu süvari safları arkasında yerlerini alırlardı.
Caminin ana bölümüne cephenin tam ortasında bir zafer takı görünümündeki taç kapıdan girilir. Kapının en üst noktasındaki taç altında ise nisa suresi 103. ayeti ve ayetin altında 1885 tarihi ve sultan II. Abdülhamit’in tuğrası bulunmaktadır.
Bu taç kapının simetriği, kıble istikametinde mihrabın arkasında dış duvarda yer almaktadır. Aynı ayet ve tuğra bu kapıda da bulunmaktadır.
Caminin ortasındaki dört çelik direğe oturtulmuş, lacivert zemin üzerine altın varak yıldızlarla donatılmış küçük kubbe; duvarları yok saydığınızda, gökyüzüne baktığınız duygusunu sağlayacak bir güzellikte.
Kubbenin mavi zemin üzerine altın varakla bezeli yıldızlardan oluşan bezeme, kubbenin ve direklerin yan tarafından kubbe ile aynı özellikte lacivert-mavi zemin üzerinde altın varak yıldız motiflerle kaplıdır.
Birbirinin simetriği iki tavanda da aynı bezemeleri görmek mümkündür.