Niyazi Akşit’in Tarih Derslerini, İvriz Öğretmen Okulu’nda Hüseyin Seçmen’de olduğu gibi, heyecanla bekler olmuştuk.
Her iki öğretmenimiz de adeta yaşatırdı konuları anlatırken.
Yine her iki öğretmenim de Atatürk Devrimleri’ni, özellikle Arap Harfleri yerine Latin Alfabesi’ne geçişi en önemli devrimlerden biri olarak anlatırlardı.
Latin Alfabesi ile Latin İmparatorluğu arasında bağlantı kurmuş ve derslerinden birinde Niyazi Akşit’e sormuştum…
*****
1204 – 1261 yılları arasında süren Latin istilası ve kurulan Katolik İmparatorluğu, İstanbul tarihinin en kötü dönemidir.
Konstantinopolis’in tüm kaynakları yağmalanmış, şehrin tarihi zenginlikleri yok edilmiş ve halkına türlü işkenceler edilmişti.
Papa 3. İnnoktin’in kaybedilen kutsal toprakları geri alma çağrısıyla başlayan Dördüncü Haçlı Seferi, Cennet vaat edilen Avrupalı Katoliklerin yüksek katılımını sağlamıştı.
Üçüncü Haçlı Seferinde, deniz yoluyla Kudüs’ü geri almak için, donanma konusunda Venediklilerle anlaşmış olan Haçlılar, beklenen katılımın sağlanamaması ve başarısız olmaları nedeniyle Venediklilere borçlarını ödeyememişti.
Dünyanın en güçlü donanmasına sahip Venedikliler, borçlarının çoğunun ödenmiş sayılması karşılığında, iktidar kavgası içinde zayıf düşmüş olan, Doğu Roma’nın ele geçirilmesini istemişti. Böylelikle üçüncü Haçlılar’dan kalan borçların ödenmesi garantilenmiş olacaktı.
Ağustos 1203 ile Ocak 1204 arasında babasıyla Doğu Roma İmparatorluğu yönetimini paylaşan Prens Aleksi Angelos, Doğu Roma tahtında kalmak şartıyla, Venediklilere kalan borcu ödemenin yanı sıra Konstantinopolis’teki Ortodoks Kilisesi’ni Katolik Kilisesi’ne bağlamayı da eklif etmişti.
Haçlılar teklifi kabul ederek, Konstantinopolis’i kuşatmak için Altın Boynuz Haliç ağzına kadar gelmişlerdi.
İktidar kavgası içinde olan Doğu Roma, Haliç’teki gemilerin çürümesini görmezden geldiği gibi, girişi engellemek için de, Haliç’e zincir çekmekten başka önlem alamamıştı.
Kolaylıkla şehri kuşatan Dördüncü Haçlılar, tahta 4. Aleksi Angelos ile babası 2. Issak Angelos’ un geçmesini sağlamıştı.
Ne var ki 4. Aleksi tahta çıktığında Bizans hazinesinin bomboş kaldığını görmüş ve vaat ettiği parayı ödeyemeyeceğini ifade etmişti. Bunun üzerine Haçlılar ve Doğu Roma arasındaki gerilim tırmanmış, Konstantinopolis bir kez daha kuşatılmıştı.
Fazla direniş görmeden ele geçirilen şehir üç gün boyunca barbarca yağmalanmış, insanlar öldürülmüş, paha biçilemeyen sanat eserleri, değerli bulunan her şey şehirden çalınmıştı.
Kiliseler, kütüphaneler, hamamlar, senato binaları ve saraylar çökme noktasına gelecek; zaten birçok mimari yapı da çökecekti.
Aya Sofya’nın içindeki işlemelerden Tunç Boğa heykeline, Konstantin Forumu’ndaki sütunun üstündeki Haçtan, Hipodrom’daki heykellere kadar her türlü altın ve metal eritilip ya paraya çevrilerek Venediklilere yollanacaktı…
İlk üç günde sayısız kadına tecavüz edilirken, erkekler öldürülmüş ya da köle edilmişti. Çok sayıda insan, pazarlarda satılmıştı…
Latin İmparatorluğu süresince 4 farklı Katolik imparator hüküm sürdü. Bu dönemde vergi toplayamayan Latin İmparatorluğu Papa’dan yardım istemek zorunda kaldı. Halk sefalet içindeydi.
900 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu’nun zenginliğine alışmış olan Roma halkı ve Romalı aristokratlar, Nikea İmparatorluğunu (İznik Rum İmparatorluğu) kurdular.
Yarım asırlık süreçte toparlanan ve genişleyen imparatorluk, 1260 yılından itibaren, Konstantinopolis’i geri almanın planlarını yaptılar.
Cenovalılar (Cenevizliler) ile ittifak yapan İmparator Mihail Paleologos’un ordusu, Temmuz 1261’de Caesar unvanlı komutan Aleksios Strategopoulos’un önderliğinde şehri geri aldı.
Şehirde düzen sağlandıktan sonra İznik İmparatoru Mihail Paleologos Konstantinopolis’e gelerek Aya Sofya’da taç giydi, tekrar Doğu Roma İmparatorluğunu kurmuş oldu.
Resimler: Bilim ve Gelecek Dergisi