Son Osmanlı Sarayı Yıldız Yerleşkesi


Yıldız Sarayı Yerleşkesi, Beşiktaş ile Ortaköy arasında, sahilden başlayarak, kuzeybatı yönünde bütün bir yamacı kaplayan 500 000 m2lik bir arazi üzerine kurulmuştur. 

Boğaziçi’ne hâkim bir tepe üzerindeki Yıldız Sarayı, Topkapı Sarayı siluetini de görebilecek şekilde inşa edilmiştir. 

Yıldız Sarayı Yerleşkesi içerisinde saraylar, köşkler, yönetim binaları, koruma, servis yapıları, parklar, iç ve dış bahçeler bütününden oluşmaktadır.

Yerleşkenin bütünü göz önüne alındığında, ‘’Saraylaşma’’ kavramından çok ‘’Kentleşme’’ kavramına yakın durduğu görülmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda, Dolmabahçe Sarayı’ndan sonra geniş kapsamlı olarak tasarlanan son yapılar topluluğu olan Yıldız Sarayı yerleşkesi yüksek duvarlarla çevrili olup, ana mekânlar üç avlunun içinde toplanmıştır. Yıldız Sarayı yapılar topluluğuna girişi sağlayan 5 önemli kapı vardır.

Mecidiye Kapısı

Çırağan Caddesi’nden, Beşiktaş’tan Ortaköy’e giderken cadde üzerinde solda olup, sarayın dış bahçe giriş kapısıdır. Saray personeline ve ziyaretçilere aittir. Günümüzde, Mecidiye Kapısı’na ulaşmadan önce, sağ tarafta Küçük Mecidiye Camii yer alırken, solda Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü yer almaktadır.

Yıldız Mecidiye Kapısı

Dış Bahçe’ ye Mecidiye Kapısı’ndan girilince sağlı sollu iki tepe görülür. Bu tepelerin oluşturduğu boğazda; 150 metre uzunluk, 30 metre genişlikteki çağlayan ve göllerden oluşan bir havuzun yanı sıra Malta Köşkü, Acem Köşkü, Talimhane Köşkü ve Bahçıvanbaşı Köşkü bulunurdu. Bugün çoğu yıkılmış durumdadır. Ayakta duran yapılar  Yıldız Şale Köşkü, Malta Köşkü, Çadır Köşkü ve birkaç küçük yapıdır. 

Koltuk Kapısı

Barbaros Bulvarı üzerindeki Yıldız Caddesi’ne girildiğinde, Hamidiye Camii önünden geçince, soldaki Set Kasrı’nın alt tarafında Koltuk Kapısı yer alır. Koltuk Kapısı’ndan sarayın birinci avlusundaki resmi bölüme girilmektedir. Koltuk Kapısı’ndan Paşalar, nazırlar, yabancı konuklar, saray memurları ve müstahdemler geçerdi.

Koltuk Kapısı’nın önünde çifte nöbetçi durur, iç tarafında bitişik olarak inşa edilmiş bir kulübe içinde gece gündüz tüfekçiler beklerdi. Sarayca tanınan kişiler bu kapıdan serbestçe girip çıkarlardı. Yabancılar ise izin alıncaya kadar kulübede beklemeye mecburdular.

Yıldız Koltuk Kapısı

Koltuk Kapısı’ndan girince sağ tarafta Cuma Selamlığında hazır bulunan konuklara ait Set Köşkü ile Büyük Mabeyn Dairesi, solda Mutfak, Hazine-i Evrak, Tercüme Odası, Başkâtip ve Tefrişat Nazırının daireleri bulunmaktaydı.

Mutfağın karşısında Yaverler Dairesi, daha ileride Harem Ağalarının ve Tüfekçibaşı Tahir Paşa’nın daireleri vardı. Bu daireler ve köşklerden yalnız Büyük Mabeyn Dairesi Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’na tahsis edilmiş olup, Set Kasrı İslam İşbirliği Teşkilatı’na, diğer yapılar Yıldız Teknik Üniversitesi’ne tahsis edilmiştir. 

Saltanat Kapısı

Koltuk Kapısı’nın üst tarafında, Set Köşkü’nün sağındadır. Koltuk Kapısı ile Valide Kapısı arasında kalır. Zamanında altın yaldızlarla süslü olduğu söylenen bu kapı, yalnız padişah dışarı çıkacağı zaman açılırdı. Yıldız Sarayı’nın çok eski fotoğraflarına bakıldığında, Sultan II. Abdülhamit’in Hamidiye Camii’ndeki Cuma selamlığı için bu kapıyı kullandığı görülüyor. Güneye doğru uzanan oldukça geniş ve büyük bir Saltanat Yolu ile desteklenen Saltanat Kapısı’nın oldukça görkemli bir görüntüsü var.

Valide Kapısı

Yıldız Caddesi bitiminde karşılaşılan Valide Kapısıdır. Günümüzde Yıldız Sarayı birinci avlusuna girilmektedir. Eski görkemli dönemlerinde kapının dışında iki nöbetçi, içeride tüfekçilerle korunurmuş. Müzenin bulunduğu bu avluda en görkemli yapı Büyük Mabeyn Dairesi’dir.

Büyük Mabeyn Dairesi önünde Yıldız Sarayı’nın en biçimsel yerleşme ve bahçe düzenine sahip olan mekânı bulunmaktadır. Bahçenin kuzeyini Çit Kasrı, doğusunu Yaveran Köşkü, güneyini Silahhane Köşkü sınırlandırmaktadır. Kuzeydoğu köşesindeki büyük Harem Kapısı ile Özel Bölüm’ e geçilmektedir.

İç Harem Kapısı

Büyük Mabeyn bahçesinin kuzeydoğusundaki kapı olup, hareme ve harem personeline aitmiş. Diğer tüm kapılarda olduğu gibi, dışta çift nöbetçi, içeride tüfekçiler ile korunurmuş.

Bu kapıdan İç Bahçe’ deki Küçük Mabeyn ve Hamit Havuzunun bulunduğu bölüm ile Harem Daireleri’ ne gidilmektedir. Sultan ve ailesinin kullanımına ayrılan bu bölüm, ‘’Özel Bölüm’’ olarak adlandırılmış. Bu Özel Bölümde Küçük Mabeyn, Yıldız Tiyatrosu ile Kadın Efendilerin, Hanım Sultanların, Şehzadelerin ve cariyelerin oturdukları köşkler de yer alır. Abidevi bir görüntüsü olan Harem İç kapısının üzerinde II. Abdülhamit’in tuğrası bulunmaktadır.

Yıldız yerleşkesinin mekânsal düzeni

Türk Saray yapıları içerisinde en son örneği oluşturan Yıldız Sarayı, yüksek duvarlarla çevrili olup ana mekânlar üç avlunun içerisinde sıralanmıştır. Birinci avluda Büyük Mabeyn, Çit Kasrı, Yaveran Dairesi ve Silahhane yapıları, ikinci avluda Harem yapıları, tiyatro ve Gedikli Cariyeler Dairesi, üçüncü avluda ise Şale ve Merasim Köşkleri bulunmaktadır.

Bu ana yapıları çevreleyen duvarın dışında da, girişte Hamidiye Camisi, Saat Kulesi, Kiler-i Hümayun ve Agavatlar Dairesi yer almaktadır. Dış Bahçe olarak tanımlanan ve İstanbul Belediyesi’ne ait olan Yıldız Korusu’nda Malta ve Çadır köşkleri bulunmaktadır. Yıldız Sarayı’nın genel mekânsal düzeni; Resmi Bölüm, Özel Bölüm, Saray Bahçeleri olmak üzere üç bölüme, Saray Bahçeleri de İç bahçe ve Dış Bahçe olmak üzere ikiye ayrılır.

Sarayın resmi bölümü

Birun olarak da adlandırılan Resmi Bölüm Yıldız Sarayı’nın en biçimsel yerleşme ve bahçe düzenine sahip olan parçasıdır. Büyük Mabeyn, bölümün ana binasıdır.

Büyük Mabeyn’ in önündeki dikdörtgen biçimli biçimsel bahçenin kuzeyini Çit Kasrı, doğusunu Yaveran Dairesi ve güneyini Silahhane Köşkü sınırlandırmaktadır. Kuzeydoğu köşesindeki büyük Harem Kapısı ile Özel Bölüme geçilmektedir. Resmi Bölüm’ ün güneye doğru uzanan kısmında ayrıca Hünkâr Mutfağı ve özel kiler ile ve Saray Arabacıları Koğuşu bulunmakta imiş.

Büyük Mabeyn Dairesi, Osmanlı sarayında padişahın özel kalem müdürlüğü işlevini gören kurumdu. Özellikle 19. yüzyılda bu kurum büyük bir önem kazanmış. Kelime anlamı Arapçada iki şeyin arası olan Mabeyin ilk önce sarayın harem ve selamlık bölümleri arasındaki daireye verilen ad olarak kullanılmış.

Zamanla bu dairede çalışan görevlilerin sayısı artmış. Mabeyinci adı verilen bu görevliler padişahı korumak, halk ve basınla olan ilişkileri yürütmek, saraya gelen ziyaretçilerin ziyaretlerini düzenlemek, saray protokolünü gözetmek gibi görevler üstlenmişler. 

II. Abdülhamit döneminde devletin yönetimi Yıldız Sarayı’nda yapıldığı için Mabeyin dairesi 1876-1908 yılları arasında devletin en güçlü kurumu olmuş. Mabeyin dairesi genişledikçe Mabeyincilerin sayısı da artmış. 

Mabeyincilerin en yüksek derecedeki yöneticisine Baş Mabeyinci denmiş, yardımcısına ise İkinci Mabeyinci adı verilmiş. Bu dairede yazı işlerini yürütmekle görevli olan kişilere Mabeyin Kâtibi, bunların başındaki kişiye ise Mabeyin Başkâtibi denmiş.

Mabeyincilik kurumu  1908  yılında  meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra önemini yitirmekle birlikte Saltanatın kaldırılmasına kadar ayakta kalmış. 

Set Köşkü

Koltuk Kapısı’nın hemen yanındaki set üzerinde bulunuyor. Sultan II. Abdülhamit tarafından, Almanya İmparatoru II. Wilhelm’in İstanbul’u ziyareti sırasında, Cuma Selamlık Alayı’nı seyretmesi için 1889 yılında yaptırılmış.

Yıldız Set Köşkü

Bina daha sonraları da sefirlerin, yabancıların Cuma Selamlığı’nı seyretmeleri için kullanılmış.

Bu nedenle Set Köşkü, Seyir Köşkü olarak anılır olmuş. İslam İşbirliği Teşkilatı’na tahsis edilmiş bulunan köşkün cephe duvarı üzerindeki levhada ‘’ İslam Tarih, Sanat ve Kültür Merkezi’’ yazısı yer alıyor. Set Köşkü’ nün Büyük Mabeyn ile camekânlı bir koridorla bağlantısı varmış.

Çit Kasrı

Birbirine bitişik, ince ve uzun dikdörtgen kütlelerden oluşan bu dizinin en uçta Arnavut Tüfekçiler Koğuşu ve altı arabalık olan binayla bitmekte olduğunu öğreniyorum ama göremiyorum.

Yıldız Çit Kasrı

Bu sonuncu yapının batıya dönen kanadı Dış Karakol Binası olarak düzenlenmiş. Bahçenin güney kesiminde Saray Kitaplığı, Rasathane, Güvercinlik Köşkü ve Saray Eczanesi varmış. Resmi bölümün kuzeye doğru uzanan II. Kısmın Koltuk Kapısı’ndan giriliyormuş.

Büyük Mabeyn’ in oturduğu setin altında bir alt kota yerleşmiş ve dar bir bahçeye açılan yapılar güneyden kuzeye; Kilar-i Hümayun, Hazine-i Evrak, Tercüme Odası, Nazırın Dairesi gibi sıralanmakta ve günümüzde Yıldız teknik Üniversitesi’ne tahsis edilmiş.

Büyük Mabeyn Dairesi

Yıldız Sarayı’nı meydana getiren bina topluluklarının en büyüğüdür. Sarayı çeviren duvarların dışında olan ve Yıldız’ın asıl Saray kısmının göze çarpan ilk binasıdır. Büyük Mabeyn Köşkü 1866 yılında Sultan Abdülaziz tarafından dinlenme sarayı olarak Saray Mimarı Sarkis Balyan ve kardeşlerine yaptırılmış, sonradan 1877 yılında Sultan II. Abdülhamit döneminde Mabeyn dairesi olarak kullanılmıştır.

Birinci avluda, Büyük Mabeyn’ in sol tarafındaki Çit Kasrı, Sultan Abdülaziz tarafından, Mimar Sarkis Balyan ve kardeşlerine yaptırılmış.

Çit Kasrı, ince uzun dikdörtgen bir kitlesi olan kâgir bir yapı. Kasrın; biri Koltuk Kapısı’ndan, öbürü Büyük Mabeyn bahçesinden, diğeri de Harem kanadında olmak üzere üç ayrı girişi var.

Bina iç içe geçen bir dizi oda ile sonunda ulaşılan bir salondan ibaret. Çit Kasrı, Sultan II. Abdülhamit’ in Büyük Mabeyn dışında bazı sefirleri kabul ettiği, onlarla devlet meselelerini konuştuğu bir yer olarak biliniyor. Cuma Selamlığı’ndan sonra sefirler bazen burada huzura kabul edilirmiş. Çit Kasrı bazen mevlit okuma salonu olarak da kullanılmış. Çit Kasrı da İslam Tarih, Sanat ve Kültür Merkezi’nin birimlerinden biri olarak kullanılıyor.

Yaveran ve Bendegân Dairesi

Giriş kapısında İslam Tarih, Sanat ve Kültür Merkezi yazan yapı İslam İşbirliği Teşkilatı’na tahsis edilmiş. Uzun ve etkileyici görünümlü Yaveran Dairesi, Saray Mimarı Raimondo D’aranco’ya yaptırılmış olup, yaverler ve saraydaki üst rütbeli subayların çalışma mekânı olarak kullanılmış.

Bu sürekli mekânda beş ayrı daire bulunduğunu öğreniyorum. Yaveran Dairesi ya da Köşkü, aradaki nöbetçi odası ile birlikte Harem İç Kapısı’na kadar uzanır.

Silahhane Köşkü

İslam İşbirliği Teşkilatı’na tahsis edilen Silahhane Köşkü tek katlı olup, yapının içinde ahşap sütunlarla taşınan bir asma kat bulunuyor. İçinde IRCICA Kütüphanesi yer alıyor. IRCICA kütüphanesi dünya milletlerinin ve ağırlıklı olarak İslam ülkelerinin tarihi, kültürleri, dilleri, sanatları, folkloru, kalkınma durumu vb. konularda ve genel anlamda İslam kültür ve medeniyeti alanında uzmanlaşmış.

Koleksiyonunda 60.000 cilt kitap, 1460 süreli yayın, 186 el yazması kitap, 4000 makale ayrı basımı, 4000 gri yayın, 1000 harita bulunduğunu öğreniyorum. Çeşitli ülkelerden kitapseverlerin armağanı olan şahıs koleksiyonları da varmış.

Asma katın tavanlarında tuval bezi üzerine uygulanmış kalem işleri var. Yapının orta aksı boyunca uzanan tonozlu kısım ise bağdadi sıva üzeri barok kalem işi tezyinat ve resimlerle süslü. IRCICA Kütüphanesi olarak kullanılan bu yapı, II. Abdülhamit döneminde saray hizmetkârlarının yemekhanesi olarak yapılmış. Saraydaki mevcut silahhanenin kütüphaneye dönüştürülmesi üzerine, eski ve yeni silahlar bu binada sergilenmiş.

Tamirhane-i Hümayun

Yıldız Sarayı’nda köşk sayısı kadar atölye ve fabrika vardır. Kent içinde özel bir kent yapılanmasının olduğu Yıldız Sarayı kendi kendine yetecek her türlü donanıma sahiptir. Saraydaki atölyeler şehzadelerin eğlenmeleri ve vakit geçirmeleri için yapılmış. Bunların en eskisi ve en önemlisi Tamirhane-i Hümayun denilen büyük atölyedir. 

Bu atölyeler İstanbul Sanat Okulu’ndan pekiyi derecede ile mezun olanlar alınırdı. Marangozluğa çok meraklı olan ve kendi yaptığı birçok el oyması eserle tanınan Sultan II. Abdülhamit marangozhaneye özel bir önem vermiş. Yıldız Sarayı yapılar topluluğu içinde yer alan ve Tamirhane-i Hümayun olarak adlandırılan marangozhane binası müzeye çevrilmiş. Müzede sergilenen eserler genellikle Yıldız Sarayı’na ait. II. Abdülhamit’in kişisel eşyaları, kendisine armağan edilen eser niteliğindeki objeler, Yıldız Porselen Fabrikası’nda üretilen ürünler ağırlıklı olarak sergilenmiş.

Sarayın özel bölümü

Yıldız Sarayı’nın kuzeyinde ikinci avlu olarak adlandırılan bu bölüm padişaha ve ailesine ait olan yapıların yer aldığı Özel Bölüm ya da Enderun’dur. İç Bahçenin bu bölümü, daha çok bir yazlık saray atmosferi havasını yaratmak için düzenlenmiş. “Hamid Havuzu” olarak da adlandırılan yapay göl, III. Selim Çeşmesi, havuzun ortasındaki adada bulunan Art Nouveau üslubundaki küçük dinlenme köşkleri ve yapay ağaç dallarından yapılmış köprü korkulukları ortama masalımsı bir hava katmış.

‘’Bahçeler Cennetin Simgesidir’’ anlayışı bu iç bahçede hayat bulmuş. Özel bölümdeki başlıca yapılar; Küçük Mabeyn, Valide Sultan Dairesi, Limonluk, Tiyatro, Hususi Daire, Kadın Efendiler Dairesi, Hazinedar Usta Dairesi, Cariyeler Dairesi, Gedikli Cariyeler, Usta Kalfalar Dairesi, Kızlarağası Dairesi, Muhasip Ağalar Dairesi, Kaskad Köşkü, Şehzade ve Sultan Köşkleri ve Çiçek Serası’dır.

Küçük Mabeyn Dairesi

Çit Kasrı’nın önünde yükselen Küçük Mabeyn Dairesi, sadece ikinci avlunun değil, Yıldız Sarayı’nı meydana getiren köşklerin de en önemli yapılarından biridir.

Bu yapı 1900 yılında Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır. Padişah Küçük Mabeyn Dairesi’ni; yeme, içme, dinlenme, kabul ve yatak odaları bulunan bir ev halinde inşa ettirmiş ve eşyalarını Fransa’dan getirterek döşetmiştir. Avrupai düzenleme günlük yaşamı da etkilemiş. Diğer Osmanlı saraylarındaki Harem bölümüne yabancılar giremezdi. Bu dönemde yabancı misafirler Küçük Mabeyn’ e hatta tiyatroya bile girebilmeye başlamışlardı. Bu uygulama batılı düşüncenin sarayda ilk etkilerinden biri sayılmaktadır.

Hünkâr Dairesi

Yıldız Saray bahçesi, dıştan savunma amacıyla olduğu söylenen, fakat nöbet kuleleri, nöbetçi gezinme setleri gibi bilinen savunma öğeleri bulunmayan ayırıcı duvarlarla çevrilmiştir. 500 000 m2 lik alanı çeviren duvarın dışında, duvar içeride de sürdürülmüş.

Padişaha ve hareme ait yapıları ve İçbahçe’yi içeren kısım, ikinci bir duvarla daha çevrilmiştir. Yıldız Şale Köşkü yapılarını içeren bölüm de üçüncü bir duvarla çevrilmiştir. Böylece saray arazisi; resmi daireler ve saray hizmet binalarının bulunduğu Resmi Bölüm, harem ve padişaha ait saraylar, köşkler, İçbahçe’nin bulunduğu Özel Bölüm, büyük gezinti parkı ve dış köşklerin bulunduğu Dış Bahçe ile Çevre Yapıları olarak birbirine bitişik, fakat görsel olarak birbirine kapalı dört bölüme ayrılmıştır.

İç Bahçe-Has Bahçe

Sultan II. Abdülhamit’in yalnız kendine ve aile üyelerine ait olan iç bahçede birçok limonluk ve kış bahçeleri yaptırmış. Duvar kenarlarına seralar yapılarak hem bahçeler renklendirilmiş. Beylerbeyi Sarayı bahçesindeki köşklerin yapılma amacında olduğu gibi yüksek duvarların sıkıcı görünümü giderilmiştir. 

Ayrıca, avlu duvarlarına çeşme, kaskad yapılması, Osmanlı bahçelerinin ortak bir özelliği olmakla birlikte; buradaki durumun, yapım ekonomisi açısından bir yarar sağladığı ve ısı kaybını azaltmak amacını taşıdığı fikri de savunulmaktadır. 

Sultan II. Abdülhamit, sarayın iç bahçesine kendi adı ile anılan geniş ve egzotik görünüşlü bir havuz yaptırmıştır. Bu havuzda yer alan adada yaptırılan köşk, tipik bir hayvan kafesi görünümündedir. Bu köşkte çeşitli kuş türleri ve süs balıkları yetiştirilmiştir.

Günümüzde Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Rektörlük Binası olarak kullanılmaktadır. Hünkâr Dairesi, Yıldız Kasrı, Valide Sultan Köşkü gibi isimlerle anılan ve çeşitli eklerle günümüzdeki durumuna ulaşmış olan, sarayın en eski binalarından biridir.

Bina Sultan Abdülmecit döneminde inşa edilmiş olup, 7 Nisan 1877 yılında Sultan II. Abdülhamit’ in Yıldız’ a taşındığı ilk yapıdır. Küçük Mabeyn’ in inşasına kadar Harem Dairesi olarak kullanılmış.  Özgün durumunda büyük olasılıkla yaklaşık 35×14m boyutlarında dikdörtgen bir plan üzerine oturan ve dışa çıkma yapan giriş bölümüne göre simetrik kurgusu olan bir yapıdır. Giriş holünün, anıtsal merdivenin ve başodanın bulunduğu bu doğrultu sarayın törensel işlevine esas olan ana mekânlarını içermektedir.

Yıldız Saray bahçeleri

Yıldız Sarayı’nda renkli bir çevre oluşturan bu hayvanlar, bakımlı bahçeler içinde egzotik kaskadlar, havuzlar, adalar ve doğaya uygun Abdülhamit dönemi yapıları ile bütün oluşmuştur.  

Saray bahçesinin birçok yerinde kullanılmış olan su öğesi, tabii formlar içinde kullanılmış, bu tabii formlu su öğeleri bir incelip bir genişleyerek nihayet bir akarsu halinde bahçeyi dolaşmış ve çıkıp gitmiştir.

Doğal formlarda oluşturulmuş bu su öğeleri, tipik doğal İngiliz bahçesinin özelliklerini yansıtmaktadır. Bahçelerin değişik konumlandırılmış bulunan bu havuzların üzerinde betondan yapılmış, dal şeklinde korkulukları bulunan köprüler yer almaktadır. 

Yıldız Sarayı bahçesinde dolaşımı sağlayan yollar, arazinin tesviye eğrilerine uygun, tatlı kavisler yapacak şekilde planlanmıştır. Sert zemin malzemesi, diğer saray bahçelerimizde olduğu gibi çakıl-kum karışımı olup, Bozhane kumudur.

Günümüzde Şale Köşkü’nün de bulunduğu Üçüncü Avlu bahçesi hala bu malzeme ile döşeli bulunmakta, yolların iki tarafında ise beyaz dere taşları kullanılarak yağmur suyu oluğu yapılmış olduğu görülmektedir. Havuz ve göletlerin çevresinde kullanılan döşeme malzemeleri ise sıkıştırılmış topraktır.

Dış Bahçe

Dışbahçe de, gölet şeklindeki geniş havuz, ağaç topluluklar, bitkisel kompozisyonlar, kıvrımlı patikalar, arazideki eğimler, alçalma ve yükselmeler doğal İngiliz bahçesi etkisini göstermiştir.

Saray bahçesindeki bitkisel düzenlemelerde kasır ve köşklerin yakın çevreleri hariç, koruluğun doğal yapısı ve bitki örtüsüne çok fazla müdahale edilmemiştir.  

Yıldız Sarayı ve Bahçesi’nin bulunduğu alanda geçmişte padişahların güzelliğe hayran olarak, çeşitli kasır, köşk ve çeşme gibi yapılar yaptırılmıştır. 19. yüzyılda sadece padişah ve yakın çevresinin kullanıldığı koruluk, II. Abdülhamit tarafından deniz kenarındaki yoldan itibaren günümüzde hala mevcut bulunan bir köprü ile Çırağan Sarayı’ndan yeni sarayı olan Yıldız Sarayı’na bağlanmıştır. Bu dönemde bazı yabancı bahçıvan ve mimarların çalıştığı koruluk ve park, çeşitli düzenlemelerle son şeklini almıştır.

Bir cevap yazın