Yıldız Sedir Köşkü


Yıldız Sarayı yerleşkesinin dış bahçesi olan korulukta, saray mimarları olan Sarkis Balyan ve kardeşlerine, Yıldız Sarayının bahçe dekoru olarak yaptırılmıştı Sedir Köşkü.

Tanzimat Reformlarını gerçekleştiren kuşağın önde gelen temsilcilerinden biri olan ve iki kez sadrazamlık yapmış biri Mithat Paşa, Sultan Abdülaziz’i öldürttüğü iddia ve ithamıyla, Sultan II. Abdülhamit tarafından yargılandı.

Yargılanması için Sedir Köşkü’nün arkasına kurulan yargılama çadırı nedeniyle, köşkün adı Çadır Köşkü olarak da anılmaktadır.

Abdülmecit döneminde yapılmış ya da yaptırılmış olan saray, kasır ve köşklerde Avrupai mimarinin izleri ağır basar.

 Antik Roma dönemine ait tarzların yeniden canlandırılmasıyla ortaya çıkan bir mimari akım olan Neo-Klasik, Neo-İslam ve Neo-Osmanlı etkileri birlikte kendini gösterir.

Mimar Sinan’ın ölümü ile Osmanlı Mimarisinde ‘’Klasik Dönem’’ bir ölçüde kapanmıştır. Uzun süre etkileri sürmüş olmasına rağmen, Avusturya ve Fransa’nın öncülük ettiği Neo Klasik etkiler ağır basmıştır. 

Kesme taştan yapılmış olan Sedir Köşkü, kırmızı ve beyaz rengin hâkim olduğu bir cephe görüntüsüne sahiptir. Yüksek bir zemin üzerine tek kat olarak yapılmıştır.

Zemin altında ise yemekhane olarak yapıldığı düşünülen bir bodrum katı bulunmaktadır. Köşkün İstanbul Boğazı’na bakan cephesi üç bölümlüdür. Dönemin Osmanlı Sultanları zevk sahibiymiş.

Dört sütün üzerinde bulunan balkonu, İstanbul Boğazının bütün güzelliklerini görüş ufkumuza sokar. Seyrine doyum olmayan bir manzara ortaya koyar.

Cephenin ortasında dört desteği olan bir balkon yer alır. Süslemeli ve yuvarlak kemerli olan bu balkonun iki yanında ikişer çift pencereli odaların bulunduğu bölümler yer almaktadır. Köşkün havuza bakan arka cephesi, iki kollu merdiveni olan bir girişe sahiptir. 

Cephenin ortasında dört desteği olan bir balkon yer alır. Süslemeli ve yuvarlak kemerli olan bu balkonun iki yanında ikişer çift pencereli odaların bulunduğu bölümler yer almaktadır. Köşkün havuza bakan arka cephesi, iki kollu merdiveni olan bir girişe sahiptir. Merdivenin iki kolu arasında kalan bölümde, bodrum kata girişi sağlayan bir kapı bulunmaktadır. 

Sedir Köşkü’nün zemin üzerindeki üst katında üç oda, büyük bir salon, tuvalet ve küçük bir hol bulunmaktadır.  Üst kattaki holden de bir merdivenle inilebilen bodrum katı mutfak olarak kullanılmaktadır.

Çadır Köşkü’nün ön bahçesi teraslama yöntemiyle oluşturulmuş. Servis masalarından birine oturduğunuzda karşınızda bir ağaç denizinin yanı sıra İstanbul Boğazı’nın büyülü görüntüsü içinde yer alan Boğaziçi Köprüsü karşımıza çıkar. Boy atmış ağaçlar engellese de Çamlıca tepeleri görüş alanımıza girer. Görevlilerden, bodrum katında iki büyük oda, salon, hol ve tuvaletin olduğunu öğreniyorum. 

Çadır Köşkü’nün arkasına, havuz kenarına, ağaçların altına servis masaları konulmuş. Asırlık ağaçların altındaki masalara oturanlar bir an için kendilerini 100 öncesinde buluyorlar. Hafif bir rüzgar eşliğinde salınan ağaç yapraklarının çıkardığı huzur verici sesler konuklarına keyifli dakikalar geçirtiyor. 

Yıldız Sarayı yerleşkesinin en büyük havuzlarından biri Sedir Köşkü’nün arkasında olup, yapay bir göl görünümündedir. Havuzun tam ortasında bulunan fıskiye oldukça güçlü olup, suyu metrelerce yukarıya fışkırtıyor. İslam’da bahçe ‘’Cennetin Simgesi’’ anlayışı burada da hayat bulmuş. Akşam serinliğinde çalışmaya başlayan fıskiyeler ortama ruhani bir hava katmakta ve konuklarına huzur vermektedir. İçinde ördeklerin yüzdüğü yapay gölet büyüklüğündeki havuzun bir de küçük adacığı bulunuyor.

Demir bir köprü ile geçilen havuzdaki adacıkta konukların en iyi şekilde ağırlanması için gerekli önlemler alınmış. Adacığın üzerinde servis masaları, servis mekânı ve bir de satış büfesi bulunuyor.

Mükemmel bir ışıklandırma ve enstrümantal bir pop müziği eşliğinde yemek yiyen konukların kendilerini Marmara Denizi ortalarında bir adada hissetmeleri sağlanmış.

Eğer yemek servisinizi üst kattaki balkonda alırsanız, bana göre dünyanın sekizinci harikası olan İstanbul Boğazı’nın bir eşi daha olamayan masalımsı görüntüsü eşliğinde yemeğinizi yersiniz. Osmanlı Sultanı Abdülhamit’in tahttan indirilmesinden sonra, Çadır Köşkü uzun yıllar kapalı kalmış ve kullanılamaz hale gelmiş.

Maliye Bakanlığınca 1940 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmiş. Köşk onarımdan geçirilmiş ve içinde bulunduğu koruya da Yıldız Parkı adı verilmiş. Belediye tarafından, 1949-1960 yılları arasında bir özel girişimciye kiralanmış ve ‘’Markiz Pastanesi’’ olarak işletilmiş.

27 Mayıs 1960’ taki ordu darbesinden sonra Çadır Köşkü ‘’Tanzimat Müzesi’’ olarak kullanılmış. 

Bu arada, bir İstanbul aşığı Çelik Gülersoy ile Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nu da anmadan geçemeyeceğim. İstanbul’un tarihi dokusunu bozmadan; turizmi geliştirmek, insanlara kültür ve sanat ortamı sunmak amacıyla yola çıkan Gülersoy ve ekibi 1979 yılında Malta Köşkü’nü yenileme çalışmalarını başlattı.

Aslına uygun olarak yenilenen ve İstanbul’a kazandırılan Yıldız Parkı’ndaki Malta Köşkü’nden sonra, Çamlıca Tepesi, Hıdiv Kasrı ve Emirgan Korusu’ndaki Beyaz, Pembe ve Sarı Köşkleri de İstanbul’a kazandırdılar. 

Türkiye Turing otomobil Kurumu’nun başarılı çalışmaları üzerine, 1982 yılında,  diğer köşklerle birlikte Çadır Köşkü’nün de kullanım ve işletme hakkı, Turing Otomobil Kurumu’na verilmişti.

Beltur’un kurulması üzerine de 1995 yılında, Turing Otomobil Kurumu’nun kullanım ve işletme hakkı sonlandırılarak ve bütünüyle yenilendikten sonra Beltur’a verilmiş. Beltur, Çadır Köşkü’nü lokanta olarak hizmete koymuştur. Ayrıca konuklarına çay ve içecek servisi de yapılmakta olup, fiyatları da oldukça uygundur.

Bir cevap yazın