İstanbul`un en eski kapalı çarşılarından olan Mısır Çarşısı, aslında Yeni Cami’nin yapılışı sırasında bu camiye gelir getirmek amacıyla inşa ettirilmiştir. Mimarları Davut Ağa ve Mustafa Ağa’dır.
Sultan III. Murat’ın annesi olan Safiye Sultan tarafından 10 Ekim 1597 tarihinde başlatılan inşaat uzun bir duraklamadan sonra Sultan IV. Mehmet’in annesi Hatice Turhan Sultan tarafından 1660 yılında tamamlatılmıştır.
Çarşının adı, içinde satılan malların büyük bölümünün Mısır’dan gelmesinden kaynaklanmaktadır.
1600’lü yıllarda Mısır’dan gelmeye başlayan baharatların satıldığı ve tüm dünyaya dağıtıldığı bir merkez olan Mısır Çarşısı, kısa sürede ün yaparak yerli ve yabancı herkesin uğrak mekânı haline gelmiştir.
İçerisinde baharatlar, kokular ve de şifalı bitkiler adıyla anılan bitkilerin satıldığı dükkânların satıcılarına aktar denmektedir.
Osmanlı zamanında Baharat Yolu ile Hindistan’dan ve diğer Doğu ülkelerinden gelen güzel koku ve baharatların satışıyla başlamış olan aktarlık mesleği, o dönemde ağırlıklı olarak Mısır Çarşısı’nda yapılıyordu.
*****
Osmanlı’nın kamusal alanda ortaya koyduğu yapılaşma düzeninde sosyal hayatın merkezini teşkil eden dini ve ekonomik faaliyetlerin birlikte yürütülebileceği ”İmar düzeninin, Külliye yapılarının doğmasına sebep olmuştur.
Külliye gruplarında cami, medrese gibi dinsel yapılar, zaviye, hastane gibi sosyal yapılar, arasta, bedesten, çarşı gibi ticari yapılar, medrese gibi eğitim kurumları bir arada düşünülmüş ve oluşturulmuştur.
Çok büyük çaplı ekonomik güce ihtiyaç duyulan külliye yapıları daha çok padişah, sultan, sadrazam gibi nüfuzlu kişiler tarafından yaptırılmıştır. Bunlardan biri de Hatice Turhan Sultan’dır.
Mısır Çarşısı, Yeni Cami Külliyesinin bir parçası olup; Tahmis ve Çiçek Pazarı sokakları ile Yeni Camii caddesi boyunca devam etmektedir.
İstanbul`un en eski kapalı çarşılarından olan Mısır Çarşısı, aslında Yeni Cami’nin yapılışı sırasında bu camiye gelir getirmek amacıyla inşa ettirilmiştir. Mimarları Davut Ağa ve Mustafa Ağa’dır.
Sultan III. Murat’ın annesi olan Safiye Sultan tarafından 10 Ekim 1597 tarihinde başlatılan inşaat uzun bir duraklamadan sonra Sultan IV. Mehmet’in annesi Hatice Turhan Sultan tarafından 1660 yılında tamamlatılmıştır.
Çarşının adı, içinde satılan malların büyük bölümünün Mısır’dan gelmesinden kaynaklanmaktadır.
Valide Turhan Sultan Camii olarak bilinen Yeni Cami’nin yanında yer alan L şeklindeki çarşının altı kapısı bulunmaktadır.
Bunlardan biri Haseki Kapısı’dır. kapının üstündeki kısım iki katlı olup, üst kat mahkeme salonu olarak düzenlenmişti. Bu salonda düzenlenen mahkeme ile esnaflar ve esnafla halk arasındaki sorunlar çözülürmüş.
Yan kapıları ise Yeni Cami, Tahtakale, Mercan, Yemiş İskelesi ve Süpürgeciler’e çıkış verir.
Yüz ölçümü olarak Kapalıçarşı’dan, daha küçük olmakla birlikte, özellikle yabancı turistlerin uğramadan geçemediği, ilgi odağı mekânlardan biridir.
Tıpkı Kapalıçarşı’da olduğu gibi, Mısır Çarşısı’nın da iki ana kapısı Eminönü ile Sultanhamam arasında bağlantı kurar.
Yan kapıları ise Yeni Cami, Tahtakale, Mercan, Yemiş İskelesi ve Süpürgeciler’e çıkış verir.
Kapalı Çarşı son olarak 1940-1943 yılları arasında İstanbul Belediyesi tarafından restore edilmiştir. İstanbul‘un en eski kapalı çarşılarından biridir. Günümüzdeki AVM’lerin ilk uygulamalarından biriydi.
Mısır Çarşısı, günümüzde İstanbul’un en büyük ikinci kapalı çarşısı olma özelliğini taşımaktadır.
1600’lü yıllarda Mısır’dan gelmeye başlayan baharatların satıldığı ve tüm dünyaya dağıtıldığı bir merkez olan Mısır Çarşısı, kısa sürede ün yaparak yerli ve yabancı herkesin uğrak mekânı haline gelmiştir.
İçerisinde baharatlar, kokular ve de şifalı bitkiler adıyla anılan bitkilerin satıldığı dükkânların satıcılarına aktar denmektedir.
Osmanlı zamanında Baharat Yolu ile Hindistan’dan ve diğer Doğu ülkelerinden gelen güzel koku ve baharatların satışıyla başlamış olan aktarlık mesleği, o dönemde ağırlıklı olarak Mısır Çarşısı’nda yapılıyordu.
Mısır Çarşısı, tarihi boyunca her derde deva olmuş kurutulmuş bitkilerin, çeşitli otların ve yüzlerce tür baharatın buluştuğu dev bir pazardır.
Dünya doğal ürünlere yönelmeyi daha yeni keşfetmektedir, Oysa Lokman Hekimler yetiştiren Anadolu bitkilerin şifalı gücünü Mısır Çarşısı üzerinden yüzlerce yıldır dağıtmaktadır.
Mısır Çarşısı İstanbul’un hatta ülkemizin tarih denilince ilk akla gelen mekânların başında gelir. Mısır Çarşısı, başlangıçta aktarlara, pamukçulara ve yorgancılara tahsis edilmişse de özellikle 1970’li yıllardan itibaren aktar dükkânlarının yerini hızla kuruyemişçiler, kumaşçılar ve kuyumcular almış.
Sanayileşmenin getirdiği “tat” farklılaşmasını hazmedemeyenler için “çiftlik” yapımı ya da “köy” çıkışlı peynirlerin, pastırma türlerinin, sucuk ve bakliyatın da sergilendiği Mısır Çarşısı, bu geleneksel özelliğini korumaya çalışmaktadır.
Son zamanlarda bazı kuyumcu dükkânlarının açılmış olması, Mısır Çarşısı’nın tarihsel özelliğini değiştirmemektedir. Özellikle yabancı turistlerin uğramadan geçemediği, ilgi odaklarından biri olmayı sürdürmektedir. Mısır çarşısı pazar günleri de açıktır.